uzun zaman geçirince sılada, erdek gelir gözümün önüne. çaybahçeleri denize sıfır, oturursun yakarsın sigaranı. çayında geldimiydi, yok keyfine diyecek. yaz kış farketmez hep açık zaten çaybahçeleri. üşüdüysen gir içeri sobanın yanında iç çayını, hala denize karşı.
martıların yemek kavgasını izlerken birkaç balıkçı teknesi görürsün, martıların tam altında. yavaş yavaş uzaklaşırlar senden. onlar uzaklaştıkça martılarda uzaklaşırlar. dönecektirler bilirsin. hemde yanlarında yeni misafirlerle birlikte. balıklar..
simitçi yanaşır yanına, 2 simit alırsın, yanında da ayran bu sefer. hiç deneme simitleri martılara atmayı. vapurda diilsin kanka, yemez yani ;) ufak çocuklar gelir yanına mendil satarlar. almazsın ama için burulur. çok kovmuşluğum var onları ama günde 3 kere aynı adama mendil satılır mı be oğlum?
çıkarsın çaybahçesinden, sağa döner yürürsün. takıcıları geçersin. yanında kız varsa eğer o 15-20 mt yol ızdırap doludur. yer yer 30, bazen 45dk sürdüğü görülmüştür. kayıkhane vardır biraz ilerde, askeri gazinonun hemen yanında. 2 dayı bulursan orda şanslısındır. otur sabaha kadar muhabbet et. sıkılmazsın hemde sıkı dost olursun onlarla. 2 şişe şarap parasına hemde. var mı başka yerde 2 şaraba dost?
devam edelim yürümeye..hilal şeklini alır kumsal burdan sonra. kurbağalıdere denir fakat yer yer kanova dedikleride olmuştur bu mevkiye. iridir kum taneleri, denizde hemen derinleşir burada. boklu dere dökülüyor diye kimsenin girmediği sahil şimdi bi beach açıldı diye tiki tuku mekanı oldu. hilalin sonunda büyük bir tepe vardır. seyitgazi tepesi. hep ürkütmüştür o tepe beni. zirvede türbe vardır fakat bilinmez yatır mıdır, katır mıdır? yürü sen tepeye kadar. birazda çık yukarılara. şimdi dön ve arkana bak. erdek ayaklarının altında. 3 farklı deniz görmüş gibi olursun bu noktadan erdek'e baktığında. aman dikkat et tepenin arkasında kalan tarafın fotoğrafını çekmeye kalkma. askeri bölge! girilmez!
24.1.11
14.1.11
ali sami yen
uzun zaman bekledim yazıp-yazmamak arasında. öyle ya, bir devir kapanıyordu mecidiyeköy de. takımım için duygulandım, ikinci kez bu sefer üzülerek. ne kadar tatlıydı oysa ki ilki. yine sami yen de başlamıştı kopenhag'a kadar süren duygu seli. ellerimin arasında kalmıştı başım ve gözlerim yemyeşil olmuştu. tutuyordum kendimi "erkek adam ağlar mı?" ağlar ulan, hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağlar hemde. bir yandan sevinç nidaları atarken bir yandan da ağlıyordum salonun ortasında, dizlerimin üstünde. popescu atmıştı son penaltıyı. uefa kupası tarihte ilk kez türkiye'ye geliyordu.
ali sami yen de başlamıştı işte bu uzun macerası galatasarayın.
ve kapadı ışıklarını, kapılarını. sanki yaşlı ev sahipleri ölmüşte tüm mobilyaların üzerine örtü çekilmiş gibiydi koca konak. oysa bitmemişti hiç bir galatasaraylının içinde ali sami yen, bitemezde. sadece, mecidiyeköy de değil artık aslan'ın ikametgahı.
herkes için zordu son gece, veda etmek çok zordu sami yen'e. gösteriler, şarkılar. hiç gerek yoktu bunlara o gece. sadece taraftar çıkmalıydı sami yen'e. sadece tezahüratlar inlemeliydi mecidiyeköy'ün göbeğinde. yıkılacaksa sami yen, bundan yıkılmalıydı. öyle dozerle, kepçeyle değil. tezahüratlarla.
yine doldu gözlerim o gece. tugay ağladıkça kalbimden parçalar ayrıldı sanki. tuttum bu sefer kendimi. gözümden yaş gelmedi belki ama içim ağladı. hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra. nede olsa öyle demiş erhan abi. ağla, hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağla..
ali sami yen de başlamıştı işte bu uzun macerası galatasarayın.
ve kapadı ışıklarını, kapılarını. sanki yaşlı ev sahipleri ölmüşte tüm mobilyaların üzerine örtü çekilmiş gibiydi koca konak. oysa bitmemişti hiç bir galatasaraylının içinde ali sami yen, bitemezde. sadece, mecidiyeköy de değil artık aslan'ın ikametgahı.
herkes için zordu son gece, veda etmek çok zordu sami yen'e. gösteriler, şarkılar. hiç gerek yoktu bunlara o gece. sadece taraftar çıkmalıydı sami yen'e. sadece tezahüratlar inlemeliydi mecidiyeköy'ün göbeğinde. yıkılacaksa sami yen, bundan yıkılmalıydı. öyle dozerle, kepçeyle değil. tezahüratlarla.
yine doldu gözlerim o gece. tugay ağladıkça kalbimden parçalar ayrıldı sanki. tuttum bu sefer kendimi. gözümden yaş gelmedi belki ama içim ağladı. hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra. nede olsa öyle demiş erhan abi. ağla, hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağla..
Kaydol:
Yorumlar (Atom)