14.1.11

ali sami yen

uzun zaman bekledim yazıp-yazmamak arasında. öyle ya, bir devir kapanıyordu mecidiyeköy de. takımım için duygulandım, ikinci kez bu sefer üzülerek. ne kadar tatlıydı oysa ki ilki. yine sami yen de başlamıştı kopenhag'a kadar süren duygu seli. ellerimin arasında kalmıştı başım ve gözlerim yemyeşil olmuştu. tutuyordum kendimi "erkek adam ağlar mı?" ağlar ulan, hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağlar hemde. bir yandan sevinç nidaları atarken bir yandan da ağlıyordum salonun ortasında, dizlerimin üstünde. popescu atmıştı son penaltıyı. uefa kupası tarihte ilk kez türkiye'ye geliyordu. 
ali sami yen de başlamıştı işte bu uzun macerası galatasarayın.
ve kapadı ışıklarını, kapılarını. sanki yaşlı ev sahipleri ölmüşte tüm mobilyaların üzerine örtü çekilmiş gibiydi koca konak. oysa bitmemişti hiç bir galatasaraylının içinde ali sami yen, bitemezde. sadece, mecidiyeköy de değil artık aslan'ın ikametgahı.
herkes için zordu son gece, veda etmek çok zordu sami yen'e. gösteriler, şarkılar. hiç gerek yoktu bunlara o gece. sadece taraftar çıkmalıydı sami yen'e. sadece tezahüratlar inlemeliydi mecidiyeköy'ün göbeğinde. yıkılacaksa sami yen, bundan yıkılmalıydı. öyle dozerle, kepçeyle değil. tezahüratlarla.
yine doldu gözlerim o gece. tugay ağladıkça kalbimden parçalar ayrıldı sanki. tuttum bu sefer kendimi. gözümden yaş gelmedi belki ama içim ağladı. hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra. nede olsa öyle demiş erhan abi. ağla, hüngür hüngür, hıçkıra hıçkıra ağla..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder